Agorafobi (agoraphobia), kelime anlamı itibariyle, açık alan veya kalabalık ortamlarda bulunma, evden uzaklaşma veya yardım alınamayacak yerlerde olma korkusunu ifade eden bir terimdir. Yunanca kökenli olan bu terim, “agora” (açık alan, meydan) ve “phobos” (korku) sözcüklerinin birleşiminden türetilmiştir. Agorafobiye sahip bireyler genellikle, sosyal ya da kamusal alanlarda kontrolünü kaybetmekten, panik yaşamaktan veya kendilerine zarar verebilecek bir duruma düşmekten korkar ve bu nedenle, açık alanlardan, kalabalık yerlerden ve sosyal ortamlardan kaçınma davranışı geliştirir.
Agorafobi, psikiyatri ve psikoloji literatürüne ilk olarak 19. yüzyılda İsviçreli psikiyatrist Carl Friedrich Otto Westphal tarafından sokulmuştur. Westphal, 1871 yılında Berlin’de yayımladığı makalesinde, açık alan korkusu ve bu korkunun bireylerin sosyal yaşamını nasıl etkilediği üzerine çalışmalara yer vermiştir. Agorafobi kavramını tanımlarken, açık alanlar ve kalabalık mekanlarda yaşanan yoğun kaygı ve kaçınma davranışlarının bireylerin günlük yaşamını nasıl sınırladığına dair ayrıntılı gözlemler sunmuştur.
Agorafobi, açık veya yabancı yerlerde olma konusunda aşırı, mantıksız bir korku duyma durumu olup, bu korku, kaçışın zor olabileceği durumları (örneğin, sırada beklemek veya kalabalık içinde bulunmak gibi) önlemekle sonuçlanır.
APA Dictionary
Agorafobi, günümüzde sıklıkla diğer anksiyete bozukluklarıyla birlikte görülen karmaşık bir kaygı bozukluğu olarak ele alınmakta ve bireylerin sosyal, mesleki ve kişisel yaşamını ciddi şekilde etkileyebilmektedir.
Agorafobi belirtileri nelerdir?
DSM-5, ICD-11 ve PDM-2’ye göre agorafobi belirtileri, yoğun bir kaygı tepkisiyle ortaya çıkan çeşitli durumlardan kaçınma eğilimi ve bu durumlara karşı güçlü bir korku tepkisini içerir. İşte bu kriterlere göre agorafobi belirtilerinin ayrıntıları:
DSM-5 kriterlerine göre agorafobi belirtileri
DSM-5’e göre agorafobi, aşağıdaki durumlarda yoğun kaygı ve korku yaşanmasıyla kendini gösterir. Bu durumların en az ikisinde belirgin kaçınma veya dayanılmaz bir rahatsızlık yaşanır:
- Kalabalık bir yerde veya açık alanlarda bulunma (örneğin; meydan, alışveriş merkezi).
- Toplu taşıma araçlarını kullanma (örneğin; otobüs, tren, uçak).
- Sırada bekleme veya kalabalık içinde bulunma.
- Evin dışına tek başına çıkma.
- Dar veya kapalı alanlarda bulunma.
Bu durumlar, bireyde yoğun bir kaygı tetikleyebilir, kaçınma davranışına neden olabilir veya yalnızca bir eşlik eden kişi ile katlanılabilir hale gelir. Belirtiler en az 6 ay sürelidir ve bireyin işlevselliğini belirgin bir şekilde bozar.
ICD-11 kriterlerine göre agorafobi belirtileri
ICD-11’de agorafobi, belirli çevresel durumlarda ortaya çıkan kaygı ve kaçınma davranışları ile tanımlanır. Korku, aşağıdaki alanlarda yoğun bir şekilde ortaya çıkar:
- Kaçışın zor olduğu veya yardım alınamayacağı hissi doğuran yerlerde bulunma.
- Seyahat etmek gibi bireyin çevresinden uzaklaşmasını gerektiren durumlar.
- Özellikle yabancı veya geniş alanlarda yalnız kalma.
ICD-11, DSM-5’e benzer şekilde bu kaygının işlevselliği bozan ve günlük yaşama belirgin bir müdahale getiren bir düzeyde olduğunu vurgular.
PDM-2 kriterlerine göre agorafobi belirtileri
PDM-2’ye göre agorafobi, bireyin bilinçdışı çatışmalarının ve içsel korkularının dışsallaşmış bir ifadesi olarak görülür. Bu çerçevede agorafobi, psikodinamik bir bakış açısıyla daha çok içsel güvensizlik, terk edilme korkusu ve bireysel bağımsızlık duygusundaki yetersizliklerle bağlantılıdır. Agorafobik bireylerde, özgüven eksikliği ve sosyal çevrede beliren güvensizlik duygularına rastlanır. PDM-2, özellikle kişinin dış dünyada “kapsanmadığı” hissini veya sürekli bir destek gereksinimi içinde olmayı da vurgular. Bu kaygı, bireyin çocukluk dönemindeki ilişkisel deneyimlerine ve temel güven duygusuna dair çatışmalarla ilişkilendirilebilir.
Agorafobi belirtilerinin genel özeti
- Yoğun kaygı ve korku, kaçışın zor veya yardımın ulaşılamaz olduğu algılanan durumlardan kaynaklanır.
- Korku ve kaygının fiziksel belirtileri; çarpıntı, terleme, baş dönmesi gibi panik atak benzeri semptomları içerebilir.
- Korku duyulan yer ve durumlara karşı kaçınma davranışı gelişir, sosyal ilişkiler ve günlük işlevsellik bozulur.
- Sürekli bir güven arayışı veya yalnız başına belirli durumlara tahammül edememe gibi davranışlar gözlenir.
- PDM-2’ye göre belirtiler, kişinin özsaygısı, geçmiş ilişkisel travmalar ve bağımsızlık algısındaki çatışmalarla bağlantılıdır.
DSM-5 ve ICD-11 gibi tanı sistemleri, agorafobiyi somut ve davranışsal belirtilerle değerlendirirken, PDM-2 daha çok duygusal ve ilişkisel bir zemin sunar. Bu bakış açıları, agorafobi tedavisinde farklı terapi yöntemlerinin (örneğin; bilişsel-davranışçı terapi ve psikodinamik terapi) kullanımına dair zengin bilgiler sağlar.
Agorafobinin nedenleri nelerdir?
Agorafobi, bireyin sosyal ve fiziksel yaşam alanını önemli ölçüde daraltan bir bozukluk olarak birçok nedene dayandırılabilir. Psikodinamik terapi, şema terapi, EMDR terapisi ve bilişsel davranışçı terapi, agorafobinin nedenlerini farklı açılardan ele alarak tedaviye yönelik kapsamlı bir anlayış sunar. Bu ekoller, agorafobiyi sadece bir kaygı durumu olarak değil, bireyin içsel çatışmalarını, geçmiş travmalarını ve düşünce kalıplarını yansıtan karmaşık bir sorun olarak görür. Tedavi sürecinde bu farklı bakış açıları birleştirilerek bireyin kendini güvende hissetmesi ve yaşam alanlarını yeniden kazanması sağlanabilir.
Psikodinamik terapiye göre agorafobinin nedenleri
Psikodinamik terapi, agorafobiyi bireyin çocukluk dönemindeki ilişki kalıpları, erken dönem travmaları ve bilinçdışı çatışmaları bağlamında ele alır.
Psikodinamik kuram, agorafobinin kişinin içsel çatışmalarını dış dünyada yaşadığı korkulara yansıttığını öne sürer. Örneğin, terk edilme korkusu, ebeveynle güvenli bağlanma yaşayamamış bir bireyin, sosyal alanlarda benzer bir güvenlik eksikliği hissetmesine yol açabilir. Ayrıca, agorafobik bireylerdeki “destek arayışı” veya “yalnız kalamama” eğilimi, çocuklukta yaşanmış bağımsızlık kazanamama veya yeterince desteklenmeme gibi ilişki dinamiklerinden kaynaklanabilir.
Psikodinamik terapi, söz konusu bilinçdışı çatışmaları keşfetmeyi ve bireyin bu korkularını işleyerek içsel bir güvenlik duygusu geliştirmesini amaçlar.
Şema terapiye göre agorafobinin nedenleri
Şema terapi, erken dönemde gelişen ve bireyin tüm yaşamı boyunca ilişkilerini etkileyen kalıcı düşünce ve inanç kalıplarını (şemaları) inceleyerek agorafobinin nedenlerine ışık tutar. Özellikle “duygusal yoksunluk şeması,” “dayanıksızlık şeması” ve “kusurluluk şeması” gibi şemalar, agorafobik bireylerde yaygındır. Bu kişiler, dış dünyayı tehditkar ve güvenilmez olarak algılar ve bu nedenle kapalı alanlarda veya yardımın ulaşılabilir olduğu alanlarda kalmayı tercih ederler. Örneğin, “tehlike” şemasına sahip bir birey, açık alanlarda sürekli bir tehdit altında olduğunu hissederek güvenli bir alana sığınma eğilimi gösterebilir.
Şema terapi, bu köklü şemaları fark etmeyi ve dönüştürmeyi hedefler. Terapi sürecinde, birey bu şemaların farkına vararak daha işlevsel düşünce kalıpları geliştirebilir ve sosyal alanlara yönelik korkularını azaltabilir.
EMDR terapisine göre agorafobinin nedenleri
EMDR terapisi, travmatik anıların bireyin güncel yaşantısında kaygı yaratabileceği fikrine dayanır. Agorafobinin nedeni olarak özellikle geçmişte yaşanan travmatik deneyimler veya panik atak öyküsü üzerinde durulur.
EMDR’ye göre, birey geçmişte güvenli hissetmediği veya travmatik bir olay yaşadığı bir durumda zihinsel olarak “donup kalmış” olabilir. Bu travmatik anılar, kişinin açık alanlarda veya kalabalık yerlerde bulunurken benzer bir tehlike algısıyla yoğun bir kaygı hissetmesine yol açar.
EMDR terapisi, bu travmatik anıları yeniden işleterek bireyin geçmişten gelen kaygılarını çözmesine ve açık alanlarda kendini daha güvende hissetmesine olanak tanır.
Bilişsel davranışçı terapiye (BDT) göre agorafobinin nedenleri
BDT, agorafobinin, bireyin olumsuz ve abartılı düşünce kalıplarından kaynaklandığını öne sürer. Agorafobik bireylerde sıkça görülen “ya kaçamazsam?”, “başıma kötü bir şey gelirse bana kim yardım edecek” gibi düşünceler, korku ve kaçınma davranışlarını pekiştirir.
Agorafobik bireyler, açık alanlarda veya kalabalık ortamlarda bulunduklarında, kontrolü kaybedecekleri veya paniğe kapılacakları düşüncesiyle kendilerini güvende hissetmezler. BDT, bireyin olumsuz otomatik düşüncelerini fark etmesini ve bu düşünceleri daha işlevsel bir biçimde yeniden yapılandırmasını sağlar.
Terapi sürecinde birey, gerçekçi düşünceler geliştirmeyi öğrenir ve adım adım korkulan durumlara maruz bırakılarak kaçınma davranışını azaltır. Bu şekilde, kaygıyı tetikleyen bilişsel süreçleri değiştirmek hedeflenir.
Agorafobi nasıl tedavi edilir?
Agorafobi tedavisinde ilaç tedavisi, psikoterapi ve destekleyici tedavi yöntemleri bir arada kullanılarak bireyin kaygılarını yönetmesi ve işlevselliğini yeniden kazanması sağlanabilir.
Psikodinamik terapi, EMDR terapisi, şema terapi ve BDT gibi terapi yöntemleri, agorafobinin altında yatan nedenleri anlamaya ve bireyin korkularıyla başa çıkma kapasitesini artırmaya yönelik farklı yaklaşımlar sunar.
Tedavi süreci bireyselleştirilmiş bir yaklaşımla planlandığında, agorafobik bireylerin tedaviye yanıt verme olasılığı artar ve günlük yaşamlarını daha rahat sürdürebilmeleri sağlanır.
İlaç tedavisi
İlaç tedavisi, agorafobi tedavisinde sıklıkla kullanılan bir yaklaşımdır ve özellikle şiddetli kaygı semptomları olan bireyler için etkili olabilir. İlaç tedavisi, diğer terapi yöntemleriyle birlikte kullanıldığında daha yüksek başarı oranına sahip olabilir. Agorafobi tedavisinde kullanılan başlıca ilaçlar şunlardır:
- Antidepresanlar (SSRI’lar ve SNRI’lar): Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) ve serotonin-noradrenalin geri alım inhibitörleri (SNRI’lar), kaygı bozuklukları tedavisinde ilk tercih edilen ilaçlardır. Özellikle SSRI’lar (örneğin; sertralin, fluoksetin) agorafobi semptomlarının azaltılmasında etkilidir.
- Anksiyolitikler: Anksiyolitikler, kaygı semptomlarını hızlı bir şekilde hafifletir, ancak bağımlılık yapma riski taşıdığı için kısa süreli kullanımları önerilir. Genellikle SSRI veya SNRI gibi antidepresanlarla birlikte kullanılabilir.
- Beta blokerler: Beta blokerler (örneğin; propranolol), fiziksel kaygı belirtilerini (çarpıntı, titreme) hafifletmek için kullanılır. Bu ilaçlar özellikle, belirli durumlar öncesinde (örneğin topluluk önünde konuşma gibi) geçici olarak kullanılabilir.
İlaç tedavisinin etkili bir şekilde uygulanabilmesi için, tedavi sürecinde psikiyatrist tarafından düzenli takip yapılması önemlidir. İlaç tedavisi, bireyin agorafobik belirtilerinin azalmasına ve psikoterapiden daha fazla fayda sağlamasına katkı sunar.
Psikoterapi yöntemleri
Psikodinamik terapi
Psikodinamik terapi, agorafobiyi bireyin bilinçdışı çatışmalarının bir ifadesi olarak değerlendirir. Bu terapi yöntemine göre, agorafobi, bireyin geçmişte yaşadığı duygusal zorluklarla bağlantılıdır. Örneğin, erken dönemde yaşanan ayrılma kaygısı veya güvensizlik duyguları, bireyin güvenli bir alandan ayrıldığında kendini tehdit altında hissetmesine neden olabilir. Psikodinamik terapi, bireyin bu çatışmalarını keşfetmesini ve bilinçdışındaki korkularını açığa çıkarmasını hedefler.
Terapide bireyin çocukluk dönemindeki ilişkileri, bağlanma şekli ve savunma mekanizmaları üzerinde çalışılarak korkularının temel nedenleri açığa çıkarılmaya çalışılır. Bu süreçte bireyin kendine dair farkındalığı artar ve agorafobik korkuların üstesinden gelmesi kolaylaşır.
EMDR terapisi
EMDR terapisi, geçmişte yaşanan travmatik anıların bireyin şimdiki yaşantısına etkisini azaltmaya yönelik bir tedavi yöntemidir. Agorafobi tedavisinde, EMDR terapisi, bireyin açık alanlarda veya kalabalık yerlerde yaşadığı kaygının altında yatan travmatik anıları hedefler. Bu terapi, travmatik anılar işlenerek bireyin bu anılardan kaynaklanan kaygıyı aşmasına yardımcı olur. EMDR seansları sırasında birey, göz hareketleriyle dikkati yönlendirilerek, geçmiş travmatik anıları yeniden işler. Bu sayede birey, geçmiş anılardan kaynaklanan korkularını yeniden değerlendirir ve agorafobik durumlarla başa çıkma kapasitesini geliştirir.
Şema terapi
Şema terapi, bireyin çocukluk döneminde oluşmuş, kalıcı ve işlevsiz düşünce kalıplarını (şemaları) ele alır. Agorafobi tedavisinde özellikle “dayanıksızlık” ve “duygusal yoksunluk” gibi şemaların bireyin kaygılarını artırabileceği düşünülür.
Şema terapiye göre, agorafobi yaşayan bireyler, dış dünyayı tehdit edici veya tehlikeli olarak algılar ve bu durum kaçınma davranışlarına yol açar.
Şema terapide birey, bu işlevsiz şemaları fark ederek daha sağlıklı düşünce kalıpları geliştirmeye yönlendirilir. Terapist, bireyin şemalarını yeniden yapılandırarak korku ve kaygılarını kontrol altına almasına yardımcı olur.
Şema terapi, agorafobik bireylerin kaçınma davranışlarını azaltmak ve daha işlevsel düşünce kalıpları geliştirmek için etkili bir yöntemdir.
Bilişsel davranışçı terapi (BDT)
BDT, agorafobi tedavisinde en yaygın kullanılan terapi yöntemlerinden biridir. Bu terapi, bireyin olumsuz düşüncelerini ve kaçınma davranışlarını fark etmesini ve bu düşünceleri daha işlevsel hale getirmesini hedefler.
BDT, bireyin kaygıya yol açan düşünce kalıplarını analiz ederek, bu düşünceleri yeniden yapılandırır. Agorafobik bireylerde sıkça görülen “bu durumdan kaçamazsam” veya “kendimi güvende hissetmezsem” gibi düşünceler, korku ve kaçınma davranışlarını pekiştirir.
BDT seanslarında birey, korkulan durumlara adım adım maruz bırakılarak, kaygı düzeyini yönetmeyi öğrenir. Ayrıca, kaygı yaratan düşüncelerin yerini daha rasyonel ve gerçekçi düşünceler alır.
BDT, agorafobi tedavisinde etkinliği kanıtlanmış ve uzun vadede kalıcı sonuçlar sağlayan bir terapi yöntemidir.
Diğer tedavi yöntemleri
Agorafobi tedavisinde ilaç ve psikoterapi dışında farklı destekleyici tedavi yöntemleri de kullanılabilir:
- Maruz bırakma terapisi: Maruz bırakma terapisi, bireyin korktuğu durumlardan adım adım kaçınmadan maruz kalmasını sağlar. Bu süreç, bireyin korkulan duruma olan kaygısını azaltır ve kaçınma davranışlarını ortadan kaldırır.
- Destekleyici grup terapisi: Agorafobi yaşayan bireyler için grup terapisi, kaygılarını paylaşma ve başkalarının deneyimlerinden öğrenme açısından destekleyici olabilir. Grup terapisi, bireyin sosyal bağlarını güçlendirmesine yardımcı olur ve korkularını yalnız yaşamadığını hissetmesini sağlar.
- Gevşeme ve solunum teknikleri: Gevşeme ve nefes egzersizleri, kaygı anında bireyin sakinleşmesine yardımcı olur. Bu teknikler, kaygı belirtilerini hafifletir ve bireyin korktuğu durumlarla başa çıkma kapasitesini artırır.
Tedavi için öneriler
Agorafobi tedavisinde başarı sağlamak için, bireyin kaygı ve kaçınma davranışlarıyla sistemli ve sabırlı bir şekilde çalışması önemlidir. İşte tedavi sürecinde bireylerin uygulayabileceği bazı öneriler:
- Küçük adımlarla maruz kalma: Kaygı yaratan durumlara adım adım maruz kalmak, korkuları azaltmada etkili olabilir. Bu sürece başlarken öncelikle daha az kaygı yaratan durumları belirleyin ve bu alanlarda küçük maruz kalma çalışmaları yaparak özgüveninizi geliştirin.
- Nefes ve gevşeme tekniklerini öğrenin: Kaygıyı tetikleyen durumlarda nefes teknikleri, kas gevşetme egzersizleri gibi yöntemler kullanarak kendinizi sakinleştirmeyi öğrenin. Bu teknikler, kaygıyı daha hızlı kontrol altına almanıza yardımcı olur.
- Gerçekçi düşünce kalıpları geliştirin: Olumsuz düşünceler kaygıyı artırabilir. Bu nedenle, tehlike algısını sorgulayarak daha gerçekçi düşünce kalıpları geliştirmeye çalışın. “Bu durumdan kaçamazsam başıma kötü bir şey gelir” gibi düşünceleri, “Bu durumda güvende olabilirim” şeklinde yeniden yapılandırın.
- Destekleyici bir çevre oluşturun: Tedavi sürecinde yakın çevrenizden destek almak, korku yaratan durumlarla başa çıkarken sizi daha güvende hissettirebilir. Güvendiğiniz kişilerle bu süreci paylaşarak sosyal destek ağınızı güçlendirin.
- Profesyonel yardım alın: Agorafobi tedavisinde etkili yöntemler arasında yer alan, yukarıda saydığımız terapi yöntmlerinden destek alarak tedavi sürecini yapılandırılmış bir şekilde sürdürebilirsiniz.
Agorafobi deneyimlerinizi yorum kısmından paylaşırsanız seviniriz.
Referanslar
American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). Washington, DC: American Psychiatric Publishing.
World Health Organization. (2019). International Classification of Diseases for Mortality and Morbidity Statistics (11th ed.). Geneva: World Health Organization.
Lingiardi, V., & McWilliams, N. (Eds.). (2017). Psychoanalytic diagnostic manual (2nd ed.). New York: Guilford Press.
Young, J. E., Klosko, J. S., & Weishaar, M. E. (2003). Schema therapy: A practitioner’s guide. New York: Guilford Press.
Shapiro, F. (2001). Eye movement desensitization and reprocessing: Basic principles, protocols, and procedures. New York: Guilford Press.
Beck, J. S. (2011). Cognitive behavior therapy: Basics and beyond (2nd ed.). New York: Guilford Press.
Beck, A. T., & Steer, R. A. (1993). Beck Anxiety Inventory Manual. San Antonio, TX: Psychological Corporation.